Kamulaştırma; Mülkiyet hakkının idarenin tek taraflı tasarrufu ile malikin rızası olmaksızın kısıtlandığı veya sona erdirildiği istisnai hallerden biridir. Dolayısıyla İdareler, Anayasa ve Kanun’a aykırı olmamak kaydıyla, kamulaştırma yolu ile kamu hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duydukları taşınmazlar üzerinde hak sahibi olabilirler.
Ancak İdarelerin, uygulamada her zaman yasalara uygun hareket ettiği söylenemez. Bütçe yetersizlikleri, keyfi uygulamalar ve başkaca imar hukukundan kaynaklanan sebeplerle İdarelerin, özel mülkiyete tabi taşınmazlara ve irtifak haklarına hukuka aykırı olarak müdahale ettiğine şahit olunmaktadır.
Bu müdahaleler, taşınmazı fiilen işgal etme şeklinde olabileceği gibi malikine o taşınmaz üzerinde imar faaliyetinde bulunma izni vermeyerek mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesi şeklinde de olabilmektedir. Bu noktada “Kamulaştırmasız El Atma” hususu gündeme gelmektedir.
Kamulaştırmasız El Atma Nedir?
Kanunda, tanımı yapılmamış olup doktrinde yapılan tanıma göre; İdarelerin kamulaştırma işlemi yapmaksızın veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamaksızın özel mülkiyete tabi bir taşınmaza fiilen ve sürekli olarak el koymasına veya üzerine bir tesis yapmasına ya da imar planlarında taşınmazı kamu yararına tahsis etmesi neticesinde mülkiyet hakkının kullanılmasına engel olmasına “Kamulaştırmasız El Atma” denilmektedir.
Kamulaştırma Kanunu’na 5999 Sayılı Kanun ile eklenen ve 6487 Sayılı Kanun ile değiştirilen geçici 6. Madde, bu konudaki tek yasal dayanak olarak bulunmaktadır.
Kamulaştırmasız El Atma ile Mülkiyet Hakkı İhlal Edilen Malik Ne Yapmalı?
Kamulaştırmasız el atma ile mülkiyet hakkı ihlal edilen malikin, İdare’ye karşı sahip olduğu hukuki imkânlar bulunmakta olup bunlar;
- Adli yargıda; “El Atmanın Önlenmesi”, “Kamulaştırmasız El Atma” ve “Ecrimisil” davaları
- İdari yargıda; “Tam Yargı Davası” ve mülkiyet hakkının kısıtlanması, idarenin yaptığı imar planlarından kaynaklanıyorsa malik, “İmar Planının İptali Davası” açma hakkına sahiptir.
Kamulaştırmasız El Atmadan Doğan Davalar Nelerdir?
Kamulaştırmasız el atmaya karşı açılabilecek davalar, “Fiili El Atmadan Doğan Davalar” ve “İmar Kısıtlılığından Doğan Davalar” olarak iki ayrı başlıkta toplanmaktadır. Ancak huzurdaki çalışmada sadece Fiili El Atmadan Doğan Davalar incelenmiştir.
Fiili El Atmadan Doğan Davalar:
İdarenin, özel mülkiyete tabi bir taşınmaza kamulaştırmasız olarak fiilen el atmasından doğan davalar, adli yargıda görülmektedir, Bu nedenle de fiili el atma durumunda yargılama, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
Ayrıca belirtmekte fayda vardır ki; 1956 ile 1983 yılları arasındaki kamulaştırmasız el atmalar hariç olmak üzere fili el atmadan doğan davalarda, idari yargılama usulü hukukundaki gibi “dava açmadan önce idareye başvuru yapılması” dava açma süresini etkilemeyecektir. Yani, dava hakkı herhangi bir süreye bağlanmamıştır.
Ancak, 1956 ile 1983 yılları arasında taşınmazına kamulaştırmasız el atılmış ve bu konuda bir hüküm getirilmemiş uyuşmazlıklar; Yukarıda bahsi geçen Geçici 6. maddeye göre çözümlenecektir. Bu madde ile maliklere belli haklar tanınmış ve bu maddeden kaynaklanan davalar bakımından öncelikle “uzlaşma prosedürünün” uygulanması gerekmekte olup dava şartlarındandır.
İdarenin kamulaştırma yapmaksızın bir taşınmaza fiili olarak el atmasından dolayı İdare’ye karşı;
- El Atmanın Önlenmesi Davası,
- Kamulaştırmasız El atma davası veya
- Ecrimisil Davası
açılabilmekte olup huzurdaki çalışmada; Kamulaştırmasız El Atma Davası ve Ecrimisil Davası incelenmiştir.
KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASI:
Uygulamada, “Bedel Davası” olarak da bilinmekte olup kanuni düzenlemeden ziyade uygulamada şekillenen bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dava ile idare tarafından malike taşınmazın bedelinin ödenmesi üzerine malik tarafından da tapuda idare lehine terkin işlemi yapılması amaçlanmaktadır.
Yargıtay bu davanın, “haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davası” olduğunu kabul etmiştir. Karara göre; “İdarenin kamulaştırma yapmaksızın taşınmaza fiilen el atması, borçlar hukuku anlamında bir haksız fiil teşkil eder ve idare açısından taşınmaza verdiği zarar sebebiyle bir tazminat borcu doğurur.”
Ancak, haksız fiilden doğan tazminat davasından farklı olarak bu davada hâkim tarafından, taşınmazın bedelinin malike ödenmesinin yanında taşınmazın mülkiyetinin idareye devri ve tapuda idare adına tesciline de hükmedilmektedir. Bu açıdan kamulaştırmasız el atma davasının karma nitelikli bir dava olduğu ve malik, mülkiyet hakkının devri karşılığında bedelin tahsilini talep ettiği için bu dava, ayni bir davadır. Dolayısıyla da zamanaşımı süresine tabi değildir.
Bu dava ile malik, malın mülkiyetini devretmeyi kabul ederek malın dava tarihindeki bedelini talep etmektedir. Malike ödenecek bedelin tespiti, taşınmaz malın el atma günündeki nitelikleri dikkate alınarak dava tarihindeki değerine göre yapılmakta olup Yargıtay uygulaması da bu şekildedir.
Yukarıda, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6. maddesinde, 1956 ile 1983 yılları arasında hükme bağlanmamış kamulaştırmasız el atma uyuşmazlıklarının bu madde hükümlerine göre çözümleneceğinden bahsetmiş idik.
İşbu maddenin başlığında “Bedel Tespit Davası” denilmiş olsa da maddenin içeriğinde, 1956 ile 1983 yılları arasındaki uyuşmazlıklara ilişkin kamulaştırmasız el atma davasının açılma şartları düzenlenmiştir. Ancak uygulamada, bu maddenin sadece belirtilen tarihler arasındaki uyuşmazlıklarda değil, bütün kamulaştırmasız el atma davalarında uygulanmakta olduğu görülmektedir.
Ayrıca yine Geçici 6. madde kapsamında açılacak olan Bedel Tespit Davalarında, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince dava açmadan önce “Uzlaşma” prosedürüne başvurulması dava şartı olarak yer almaktadır. Yani buradan anlaşılan husus; 1956 ile 1983 yılları arasında gerçekleşen kamulaştırmasız el atmalar için öncelikle idareye başvuru yapılmasının dava şartı olduğudur.
Uzlaşmanın içeriği, maddenin 3. fıkrasında düzenlenmiş olup “İdareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların mümkün olmaması halinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir.” şeklindedir.
Kamulaştırmasız El Atma Davası Kimler Tarafından Açılabilir?
Esas olarak taşınmazın maliki veya mirasçıları tarafından açılabilir. Doktrinde, tapusuz taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyeti kazandığını ispat eden zilyetin de bu davayı açabildiğine ilişkin görüş mevcuttur.
Kamulaştırmasız El Atma Davasının Davalısı Kimdir?
Davalı, İdare olup taşınmaza daha önce el atan idare başka olsa da, davanın açıldığı tarihte taşınmazı kullanan ve ondan yararlanan İdare, davalı sıfatına haiz olmalıdır. Yargıtay kararları da bu yöndedir.
Kamulaştırma Bedeli Davası Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi?
Kamulaştırma Kanunu m.10 ve Anayasa Mahkemesi’nin 2018/104 E. ve 2020/39 K. Sayılı kararı uyarınca; İlk Derece Mahkemeleri tarafından verilen karar kesinleşmeden İcra’ya konularak hak sahipleri hakkına kavuşabilmektedir. Dolayısıyla Kamulaştırma Kararı olmaksızın mülkiyet hakkına müdahale edilmiş kişiler, alacak haklarına kavuşacak, kararın kesinleşmesini beklemek zorunda kalmayacaktır.
ECRİMİSİL DAVASI:
Ecrimisil; Malikinin rızası olmaksızın bir taşınmaz malın işgal edilmesi üzerine, malikin işgal edenden isteyebileceği tazminattır. Uygulamada ise Ecrimisil, haksız işgal edilen taşınmazın “kira karşılığı” olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay 26.03.2009 gün ve 2009/2906 esas ve 2009/5182 sayılı kararında da taşınmaz mal açısından Ecrimisilin bir haksız işgal tazminatı olduğunu ve tazminatın miktarının en az kira bedeli, en çok ise tam gelir yoksunluğu olacağını belirtmiştir.
Ecrimisil Davası ise Türk Medeni Kanunu’nun 995. maddesine dayanarak malikin, iyiniyetli olmayan zilyetten malını haksız olarak alıkoymasından dolayı uğradığı zararın tazminini talep ettiği bir dava olarak açıklanabilir.
Ecrimisil Hangi Koşullarda Talep Edilebilir?
Ecrimisil talebi, malikin haksız zilyedin işgali sonucu bir zarara uğraması ve bunu ispatlaması koşuluna bağlı bulunmakta olup taşınmaza herhangi bir zarar verilmiş olması şart değildir. Sadece taşınmazının işgal edilmesi sebebiyle de malik, Ecrimisil talebinde bulunabilmektedir. Zira, taşınmazın işgal edilmiş olması, malikin zarar görmesi için yeterli olmaktadır.
Ecrimisil Davasının Tarafları Kimdir?
İşbu davanın davacısı, taşınmaz maliki; davalısı ise kamulaştırmasız olarak taşınmazına atan İdare’dir.
Ecrimisil Davası Zamanaşımına Tabi Midir?
Ecrimisil, kira bedeli olarak kabul edildiği için talep edilmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 147. Maddesi gereği 5 yıllık zamanaşımına tabidir.
Ayrıca Ecrimisil Davası tek başına açılabileceği gibi El Atmanın Önlenmesi veya Kamulaştırmasız El Atma Davası ile birlikte de açılabilmekte ve Kamulaştırmasız El Atma Davası ile birlikte Ecrimisil talebinde de bulunulabilmektedir.
Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme:
Konumuzu oluşturan fiili el atmada yetkili ve görevli Mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemeleridir.