DEVLET SIRLARINDAN YARARLANMA SUÇU NEDİR?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.333 hükmünün 1. ve 2. fıkralarında düzenlenmekte olup şöyledir;
“Görevi dolayısıyla öğrendiği ve Devletin güvenliğinin gizli kalmasını gerektirdiği fenni keşif veya yeni buluşları veya sınai yenilikleri kendisinin veya başkasının yararına kullanan veya kullanılmasını sağlayan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
“Fiil, Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin yararına işlenir veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeye sokacak olursa, faile müebbet hapis cezası verilir.”
İşbu suçun meydana gelmesi için failin, görevi nedeniyle maddenin birinci fıkrasında sayılan sırları öğrenmiş olması gereklidir. Aksi halde, yani sırların görev dışında öğrenilmiş olması halinde suç meydana gelmeyecektir.
İşbu suçun koruduğu hukuksal menfaatler; “Devlet Güvenliği”, “Devletin İç veya Dış Siyasal Yararları” ve “Milli Savunmaya” ilişkin menfaatlerdir.
FAİLİ KİMDİR?
Türk Ceza Kanunu’nda, fail; “Görevi dolayısıyla … kişi” olarak düzenlenmiştir.
Söz konusu hükmün gerekçesinde de “Suçun faili, KAMU GÖREVLİSİ olabilir.” şeklinde açıklamaya yer verilmiştir.
Kamu Görevlisi Kimdir?
Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-c maddesine göre kamu görevlisi; “Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.” Dolayısıyla kanun, kamu görevlisini, “Kamusal faaliyete katılan kişi” olarak tanımlamıştır.
KONUSU NEDİR?
“Görevi dolayısıyla öğrendiği ve devletin güvenliğinin gizli kalmasını gerektirdiği fenni keşif veya yeni buluşlar veya sınai yeniliklerdir.” Aslında işbu suçun maddi konusu, özünde “Devlet Sırlarıdır.”
Fail, ancak görev icabı olarak sahip olduğu bilgilerden sorumlu tutulabilir; Görev icabı olmayan bilgiler bu kapsamda düşünülemez. Bahse konu fenni keşif, yeni buluş veya sınai yenilikler bilimsel bir amaç için kullanılsa bile işbu suç oluşacaktır.
TAKSİRLE İŞLENEBİLİR Mİ?
Söz konusu suç ancak kasten işlenebilir, taksirle işlenmiş hali kanunda düzenlenmemiştir.
Failin, görevi dolayısıyla öğrendiği bilgilerin devletin güvenliği açısından gizli tutulması gerekli fenni keşif veya yeni buluşları veya sınai yeniliklerden olduğunu bilmesi ve kendisinin veya başkasının yararına kullanmayı veya kullanılmasını sağlamayı istemiş olması gereklidir.
SAİK ARANIR MI?
Bu suçta saik aranmaz. Yani failin, kendisine veya başkasına yarar sağlama amacı bulunmasa da söz konusu suç meydana gelmektedir. Kanun, kullanmayı veya kullandırılmasını devlet güvenliğini tehlikeye sokacak veya zarar verecek fiillerden olduğunu kabul etmiş, bu fiillerin devlet güvenliğine zarar vermesini veya bunlardan menfaat sağlanmasını aramamıştır.
TEŞEBBÜS MÜMKÜN MÜDÜR?
İşbu suç, kullanmak veya kullanılmasını sağlamak ile tamamlanmaktadır. Bu suçta saik aranmadığını belirtmiştik, dolayısıyla failin beklediği faydayı, neticeyi sağlayamamış olması suçun tamamlanmasına engel bir durum oluşturmamaktadır. Ayrıca suçun tamamlanmış sayılabilmesi için Devlet güvenliğine ilişkin bir zararın vuku bulmuş olması da şart değildir.
Şu halde bu suç, neticesi harekete bitişik suçlardan olup dolayısıyla suçun oluşumu için herhangi bir neticenin gerçekleşmesi gerekli olmadığı gibi suçtaki hareket unsuru yani kullanma ya da kullanılmasını sağlama hareketi parçalara bölünebildiği takdirde söz konusu suça teşebbüs mümkün olacaktır.
Örnek vermek gerekirse; Yeni bir keşfin bilimsel amaçlı kullanımı için teknolojik bir düzenek hazırlanmış ancak kullanma hareketi tamamlanamamış olsa bile bu suç oluşmuş ancak teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.
GÖNÜLLÜ VAZGEÇME MÜMKÜN MÜDÜR?
Suçun icrası sırasında ve henüz suç tamamlanmadan, harekete son vermek veya sonucun gerçekleşmesini önlemek suretiyle failin suç işleme kararından vazgeçmesi halinde Gönüllü Vazgeçme hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
İŞTİRAK MÜMKÜN MÜDÜR?
Söz konusu suçun faili yalnızca kamu görevlisi olduğu için bu suç, “Özgü Suç” olarak nitelendirilmektedir. Suça iştirak eden kişinin yani fail niteliğine haiz olmayan kişinin bu suça iştirak etme bilinç ve iradesine sahip olması gerekmekte olup bu kişi, suça iştirak etme bilinç ve iradesine sahip değil ise iştirakten sorumlu tutulamayacaktır.
İÇTİMA MÜMKÜN MÜDÜR?
Failin, görevi dolayısıyla öğrendiği devlet sırlarından olan fenni keşif, yeni buluş veya sınai yenilikleri kullanması veya kullanılmasını sağlaması yanında, bu kullanım sonucunda başka bir suç da işlenmişse her iki suçtan da sorumluluğu söz konusu olacaktır.
ŞİKAYETE TABİ MİDİR?
Söz konusu suç, şikayete tabi suçlar arasında yer almamakta olup Savcılık makamınca re’sen soruşturulmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir şikayet süresi bulunmadığı gibi şikayetten vazgeçilmesi halinde de işbu suçun mağduru, yargılama aşamasında şikayetçi olmadığını belirtse dahi davaya veya failin cezasına bir etkisi olmayacaktır.
ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?
İşbu suç için yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi; Hükmün basit halinin düzenlendiği 1. fıkrası açısından 15 yıl, ağırlaştırılmış halinin düzenlendiği 2. fıkrası açısından 25 yıldır. Suç, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir, zamanaşımı süresi geçtikten sonra ise soruşturma yapılamaz.
YAPTIRIM VE YARGILAMA USULÜ NASILDIR?
Söz konusu hükmün ilk fıkrası basit hali olup, “Beş yıldan on yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası” verileceğini düzenlemiştir. Suçun nitelikli hali ise, hükmün ikinci fıkrasında düzenlenmiş olup fiil, “Türkiye ile savaş hâlinde bulunan bir devletin yararına işlenir veya devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeye sokacak olursa faile, MÜEBBET HAPİS CEZASI verileceği” şeklindedir.
GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİDİR?
Bu suç nedeniyle yapılan yargılamalar, AĞIR CEZA MAHKEMESİ tarafından yerine getirilmektedir.
İHBAR ETMEME HALİNDE NE OLUR?
Bu suçun işleneceğini öğrenmesine rağmen zamanında yetkililere ihbar etmeyen kişilere, suç teşebbüs derecesinde olsa bile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Dolayısıyla, bu suç açısından suçun işleneceğini haber alan her vatandaşın yetkililere suçu ihbar etme yükümlülüğü bulunmakta ve suçun teşebbüs derecesinde kalmış olması halinde dahi, ihbarda bulunmayan kişi hakkında yine de cezaya hükmedilmektedir.
Söz konusu hükmün amacı, suçlara ilişkin bilgi sahibi olan bireyleri ihbarda bulunmaya teşvik etmek ve devletin güvenliği açısından önemli olan bilgilerin kullanımının önlenmesi için yetkililere ulaşmasını sağlamaktır.
BU SUÇ İÇİN HAPİS CEZASI, ADLİ PARA CEZASINA ÇEVRİLEBİLİR Mİ?
Adli para cezası; Tek başına veya hapis cezası ile birlikte uygulanan bir yaptırım türü olup Mahkemece failin, bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesi olarak açıklanabilir. Hapis cezasının Adli para cezasına çevrilmesi, yalnızca kısa süreli hapis cezalarında uygulama alanı bulmaktadır. Yani verilen cezanın 1 yıl veya daha az süreli olması gerekmektedir.
Devlet Sırlarından Yararlanma Suçunun ise adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
BU SUÇ UZLAŞMA KAPSAMINDA MIDIR?
Uzlaşma;Fail ile mağdur arasında bir Uzlaşmacı aracılığı ile iletişim kurulması sağlanarak uyuşmazlığın giderilmesi yolu olarak açıklanabilir. Uzlaşma kapsamında olan suçlar sayılı olup Devlet Sırlarından Yararlanma Suçu ise uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.
Sonuç olarak, Devlet Sırlarından Yararlanma Suçu; Devletin güvenliğine ve çıkarlarına zarar verebilecek eylemlere karşı koruma sağlamak üzere düzenlenmiştir. Dolayısıyla bu suçu işleyen kişiler, ciddi mahiyette cezai yaptırımlara maruz kalmaktadır. Çünkü Devletin güvenliği ve sırlarının korunması, ulusal ve uluslararası alanda büyük önem arz eden bir husustur.