Eser sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) Özel Borç İlişkileri başlıklı ikinci kısmının “Eser Sözleşmesi” başlıklı yedinci bölümünde düzenleme alanı bulmuştur.
Borçlar Kanununda eser, vekâlet ve hizmet sözleşmesi olmak üzere üç tane iş görme sözleşmesi düzenlenmiştir. İş görme sözleşmelerine hâkim olan temel özellik, taraflardan birisinin diğer tarafa karşı daima bir iş görme borcu altına girmesi, yani taraflardan birisinin emeğinin ön plana çıkmasıdır. Taraflardan birisinin üstlenmiş olduğu iş görmeye karşılık diğer tarafta belirli bir bedel ödemeyi üstlenmektedir.
Eser sözleşmesi TBK m. 470’te “Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmış “Borç doğuran bir sözleşmedir.” Buna göre “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Eser, sanat ve mahareti gerektiren emek sarfıyla bir şeyi meydana getirmek anlamına gelmektedir. Buradaki emek herhangi bir emek değil, özel olarak ortaya çıkan sanat ve maharet gerektiren çabadır.
Unsurları:
1) Yüklenicinin Bir Eser Meydana Getirme Borcu
Bir sonuç olarak ortaya çıkabilecek her şey bir eser olabilir. Fikri bir mülkiyetin ortaya çıkması da bir eser olabilir.
2) İş Sahibinin Bedel Ödeme Borcu
Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi olarak nitelendirilebilmesi için yüklenicinin eseri bir bedel karşılığında meydana getirmesi gerekir.Bedel ilke olarak bir miktar paradır.
3) Tarafların Karşılıklı Anlaşmaları
Bu anlaşma, borçlandırıcı bir işlemdir. İki tarafa borç yükler ve ivazlıdır. Sözleşmenin taraflarından birisi iş sahibi, diğeri yüklenicidir.
Özellikleri:
1) Tam İki Tarafa Borç Yükleyen Bir Sözleşmedir +
Eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Bu nedenle her iki tarafın da karşılıklı olarak üstlendikleri asli edimleri bulunmaktadır. Yüklenicinin edimi eser meydana getirmek, iş sahibinin edimi ise meydana getirilen eser karşılığında bir bedel ödemektir. Tarafların karşılıklı olarak üstlendikleri bu edimler sözleşmenin objektif esaslı unsurlarını oluşturduğu için eser sözleşmesi tek tarafa veya eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşme şeklinde kurulamaz.
2) Karşılıklı (İvazlı) Bir Sözleşmedir +
Eser sözleşmesinin karşılıklı sözleşme olması, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olmasının sonucudur. Karşılıklı sözleşme olmasından kastedilen ise tarafların bir ivaz üzerinde anlaşmış olmalarını ifade etmektedir.
3) Rızai Bir Sözleşmedir +
Tarafların birbirine uygun ve karşılıklı irade beyanları ile sözleşme kurulmuş olacağı için, meydana getirilecek eser ve bedel ödeme konusunda tarafların anlaşmış olmaları şart ve yeterlidir. Tarafların bedeli miktar olarak belirlemeleri veya ileride belirlemek için bazı kriterler kabul etmeleri şart değildir.
TBK m. 481’de; “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir” hükmüne yer verildiğinden bedelin işin niteliğine ve değerine göre sonradan da belirlenmesi de mümkündür.
4) Ani Edimli Bir Sözleşmedir, Sürekli Borç İlişkisi Doğurmaz Fakat Bazı Hallerde Uzun Süreli Bir Sözleşmedir
Eser sözleşmesinde eserin meydana getirilmesi için bir süre geçmesi gerekiyorsa da bunun bir önemi yoktur; önemli olan sonuç, diğer bir ifadeyle teslim ediminin gerçekleşmesidir. Eser sözleşmesinde edim sonucu taahhüt edilmektedir. Edim bir defada ifa edildiği için kira veya hizmet sözleşmesinden farklı olarak eser sözleşmesi ani edimli sözleşmedir, tarafların edimleri süreklilik arz etmez.
5) Edim Sonucu Borcu Doğuran Bir Sözleşmedir
Edim fiilinde borçlunun kendisinden beklenen fiili yerine getirmesi yeterlidir, diğer tarafın bu fiilden beklediği sonucun meydana gelip gelmemesi önemli değildir. Edim sonucunu yüklenen kişinin o sonucu gerçekleştirmesi gerekir, nasıl gerçekleştirdiği önemli değildir. Tek başına eserin meydana getirilmesi yeterli değildir, eserin teslimi de gerekir. Yüklenici de taahhüt ettiği edim sonucunu gerçekleştirmek zorundadır. Bu nedenle eser sözleşmesi edim sonucu borcu doğuran bir sözleşmedir.
ESER SÖZLEŞMESİNDE ŞEKİL
Kanunda özel bir şekil şartının öngörülmediği durumlarda eser sözleşmesi herhangi bir şekle bağlı değildir. Şekil şartı Kanunda üç durumda aranmıştır:
1) Taşınmaz satım vaadi içeren eser sözleşmeleri. Örneğin, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin resmi şekilde yapılması gerekir.
2) Kamu İhale Kanunu’na göre yapılacak işlere ilişkin eser sözleşmeleri
3) Sivil havacılıkla ilgili oluşturulacak eser sözleşmeleri.
Hasar ve Yarar
Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu yok olursa iş sahibi, eseri teslim almada temerrüde düşmedikçe yüklenici, yaptığı işin ücretini ve giderlerinin ödenmesini isteyemez. Bu durumda malzemeye gelen hasar, onu sağlayana ait olur. Yani malzemeyi işveren vermişse zarara işveren, yüklenici vermişse zarara yüklenici katlanır.
Borcun konusu bir parça borcu ise hasar söz konusu olur. Borç bir cins borcu ise, nevi telef olmaz ilkesi gereğince yüklenicinin bu işe yeniden yapması beklenir.
Hasar meydana gelmişse, yüklenici kural olarak ücretin ödenmesini isteyemez. Ancak alacaklının teslim almada temerrüde düşmesi halinde ücretin ödenmesini isteyebilir. Ayrıca iş sahibi tarafından sağlanan malzeme ve gösterilen arsada bir ayıp olması, bu ayıbın yüklenici tarafından gösterilmesine rağmen iş sahibinin ısrar etmiş olması halinde, yüklenici ücretini alabilir.
Bir cins borcu söz konusuysa ve hasar doğduğunda bu iş yükleniciye çok ağır masraflı bir hal alacaksa, yüklenicinin bu işi yeniden yapmaktan kaçınma imkanı vardır.
İfanın imkansızlaşması iş sahibi yüzünden meydana gelmişse, yüklenici ücretini talep edebileceği gibi ayrıca tazminat da isteyebilir.
Yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde tutularak yapılmış olan sözleşme, onun ölümü veya kusuru olmaksızın eseri tamamlama yeteneğini kaybetmesi durumunda kendiliğinden sona erer. Bu durumda iş sahibi, eserin tamamlanan kısmından yararlanabilecek ise, onu kabul etmek ve karşılığını vermekle yükümlüdür.
Yüklenicinin Borçları:
Yüklenicinin ilk borcu sadakat borcudur. Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Eğer bir ayıp söz konusuysa bunları ihbar etmek zorundadır. Bu sadakat borcunun bir görünümüdür.
Yüklenicinin ikinci borcu özen borcudur. Yüklenicinin özen borcu, hizmet akdine göre daha ağırdır. Çünkü eser sözleşmesinde işi gören kişinin bu işin uzmanı olduğu kabul edilir. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenicinin üçüncü borcu işi şahsen veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlü olmasıdır. Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir. Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır. Yüklenici, yardımcı şahıslardan yararlanabilir. Ancak işin niteliği gereği mutlaka bizzat ifa gerekiyorsa, yardımcı kişilerden yararlanmak caiz değildir. Yardımcı şahıs kullanılması işin niteliğini düşürecekse, bizzat ifa zorunludur.
Yüklenicinin Ayıp Nedeniyle Sorumluluğu:
Yüklenicinin ayıptan dolayı sorumlu olması için eserin tamamlanmış ve teslim edilmiş olması gerekir. Ayıp sebebiyle sorumlu olması için teslim konusu eser ayıplı olmalıdır. Eserin ifasındaki sözleşmeye aykırılığın ayıp mı, eksik ifa mı, aliud(yanlış) ifa mı olduğu tespit edilmelidir. Buna göre uygulanacak hükümler tespit edilecektir. Başka bir şeyin ifası veya eksik ifa halinde borçlu temerrüdü hükümlerine başvurulabilir.
Eser sözleşmesinde, ayıbın önemli bir ayıp olması önemli değildir. Önemsiz ayıplar için de ayıba karşı tekeffül hükümlerine başvurulabilir.
İş sahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.
Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, yüklenici tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
Ticari ısmarlamalarda, 2 ve 8 günlük ayıp ihbar süreleri uygulanmaz. İstisna sözleşmesi için Türk Ticaret Kanununda böyle bir süre öngörülmemiştir. Bu sebeple, eser sözleşmesinin genel kuralı uygulanır.
İş Sahibinin Seçimlik Hakları
İş sahibinin seçimlik hakları (TBK MADDE 475)
Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde iş sahibi, hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme hakkına sahiptir. İş sahibi ayrıca genel hükümlere göre tazminat isteyebilir.
Eser, iş sahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa iş sahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.
Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.
Ayıba karşı tekeffülden doğan haklar hukuki nitelikleri itibariyle yenilik doğuran haklardır. Söz konusu hakların kullanılmasından sonra geri alınması mümkün olmayan haklardır.
Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, iş sahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.
Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
Zamanaşımı:
TBK m. 478 hükmüne göre “Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar”.